Sefer Demir / DÜZCE (İGFA) – Osmanlı Devleti, Ramazan ayı boyunca halkın mağdur olmaması için un ve koyun gibi temel gıda maddelerini başkent dışından temin eder, esnafın satacağı gıda fiyatlarını önceden belirlerdi.
Bu fiyatlara uyulup uyulmadığı ise sıkı denetimlerle kontrol edilirdi. Ayrıca, Sultan’ın kılık değiştirerek halkın arasına karışması ve şikayetleri yerinde dinlemesi Osmanlı’nın halkla bütünleşme anlayışının önemli bir parçasıydı.
Ramazan’ın Osmanlı toplumundaki sembollerinden biri olan mahyaların camileri süslemesi, iftar ve sahur vakitlerinin top atışlarıyla halka duyurulması gibi gelenekler de programda geniş yer buldu.
Doç. Dr. İlhan Gök, ilginç bir ayrıntıya da değinerek, top atışları sırasında kazayla yaralanıp hayatını kaybeden kişilerin “Ramazan şehidi” olarak kabul edildiğini ve ailelerine maaş bağlandığını belirtti.
Osmanlı’da iftar davetleri de önemli bir gelenekti. Devlet adamları Ramazan’ın ilk günlerinde aileleriyle iftar yaparken, sonraki günlerde geniş katılımlı sofralar kurar ve davetlilere “diş kirası” adı altında hediyeler verilirdi. Ramazan’ın 15. gününde ise Sultan’ın alayıyla birlikte Topkapı Sarayı’ndaki Hırka-i Saadet odasına giderek kutsal emanetleri ziyaret etmesi Osmanlı’daki manevi atmosferi daha da güçlendiriyordu.
Gök, programda Osmanlı Ramazan geleneklerine dair Avrupalı seyyahların gözlemlerine de değindi. Ayrıca, günümüzde Ramazan Bayramı’nın “Şeker Bayramı” olarak anılmasının kökenine dair çeşitli teorileri dile getirdi.
Bu tabirin Osmanlı Sultanları’nın Ramazan Bayramı’nda halka şeker ve hediyeler dağıtmasından kaynaklanabileceğini ifade eden Gök, “Şeker” ve “Şükür” kelimelerinin benzerliği nedeniyle de zamanla bu kullanımın yaygınlaşmış olabileceğini belirtti.
Ordulu akademisyen Doç. Dr. İlhan Gök’ün tarihsel bilgi birikimiyle katkı sunduğu program, izleyicilerden büyük ilgi gördü. Osmanlı tarihine ve Ramazan geleneklerine dair yeni perspektifler sunan bu program, tarih meraklılarına eşsiz bilgiler sundu.