İSTANBUL (İGFA) – Marmara Depremi’nin 26. yıl dönümü nedeniyle açıklama yapan Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı M. Erdal Eren, “17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin üzerinden 26 yıl geçti; ama, acımız hâlâ taze. Depremler değil, ihmal, denetimsizlik ve kusurlu yapılar can alıyor. Afet odaklı kentsel dönüşüm, yalnızca inşaat sektörünün değil, ülkenin ortak sorumluluğudur. Yeni acılar yaşamamak için kaybedecek vaktimiz yok” dedi. Marmara Depremi’nde hayatını kaybeden 18 binden fazla vatandaşımızı rahmetle andığını dile getiren TMB Başkanı M. Erdal Eren, “Marmara Depremi’nden bu yana, başta 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremler olmak üzere meydana gelen büyük afetler, ülkemizin deprem gerçeğini en acı şekilde bizlere göstermiştir. Bu sürede ülkemizde yaklaşık 90 bin vatandaşımızı depremlerde yitirdik. 1 milyondan fazla bina yıkıldı veya ağır hasar gördü. Bu tablo, dayanıksız yapı üretiminin de ne denli yaygın olduğunu ortaya koymuştur” ifadelerini kullandı.
DÖNÜŞÜM SÜRECİ HIZLANDIRILMALI
Türkiye nüfusunun yüzde 90’ından fazlasının birinci derece deprem bölgelerinde yer aldığını ve deprem kuşağında yer alan bir ülkenin hazırlıklarının ertelenemeyeceğinin altını çizen TMB Başkanı M. Erdal Eren, zemin şartlarını dikkate alan imar planları ile güncel yapı şartnamelerinin hazırlanması gerektiğini ve kaçak yapılaşmanın önlenmesinin zorunlu olduğunu dile getirdi. Yüksek riskli yapı stokunun hızla yenilenebilmesi için etkin kentsel dönüşüm politikalarının hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Başkan Eren, 2019 yılında yürürlüğe giren “Yapı Müteahhitlerinin Sınıflandırılması ve Kayıtlarının Tutulması” yönetmeliğinin tavizsiz uygulanmasının önemine dikkat çekti. “Her yeni afet bize aynı gerçeği hatırlatıyor: Hazırlıklarımızı yapıp önlemimizi alırsak can kayıplarını önleyebiliriz” ifadelerini kullanan Başkan Eren, “Bilim insanlarının uyardığı Büyük Marmara Depremi’nin riski her geçen gün artıyor. Afet odaklı dönüşüm sürecinin hızlandırılması gerekiyor. Kamu ve özel sektör işbirliğiyle, bilimin rehberliğinde ve sıkı denetim mekanizmalarıyla güvenli şehirler inşa etmeliyiz. Bunun bir an önce gerçekleşebilmesi için arsa maliyetlerini düşürecek yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi, finansman modellerinin çeşitlendirilmesi ve nitelikli iş gücü açığını kapatacak eğitim reformlarının yapılması önemlidir. Alacağımız her önlem, geleceğimizi korumak için güçlü bir adımdır” dedi.