Nöbetçi Eczaneler
Diyabet hastalarının tertipli tabip denetimine gidip kan şekerinin önerilen aralıkta olması gerektiğine dikkat çeken İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nizameddin Koca, sinsi gelişen diyabetik nöropati komplikasyonlarının hastalarda uzuv kayıplarına yol açtığını belirtti.
Bursa Kent Hastanesi’nde vazifeli İç Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nizameddin Koca, diyabet hastalığının kamuoyunda az bilinen komplikasyonlarından biri olan diyabetik nöropati hakkında açıklamalarda bulundu. Diyabetin bir damar hastalığı olduğunu lisana getiren Doç. Dr. Koca, “Diyabet ilerlediği durumda sinirleri besleyen damarlar, sinirleri yeteri kadar besleyemediği için bazı problemler ortaya çıkıyor. Özellikle el ve ayaklardaki hissizlik, parestezi dediğimiz yanma, karıncalanma gibi hislerle kendini gösteriyor. Bunların erken dönemde tespiti ve tedavisiyle sinirlerdeki geri dönüşümsüz hasarları azaltma şansımız var. Ancak diyabeti iyi kontrol edemezsek hastalarda maalesef organ kayıplarına giden sonuçlar doğurabiliyor” dedi.
Diyabetik nöropatiye bağlı ayakta durmada ve dengeyi sağlamada sorun yaşanabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Koca, “Çok fazla üşüdüğü için sobada ısıtmak gayeli ayaklarını tutmuş, sonra hissedemediğinden sobaya yapışmış ve yanık kokusuyla kendine gelmiş hastalarımız var. Olağan sağlıklı birinin damar yapısında rahatlıkla güzelleşebilecek ya da uzun sürmeden iyileştirilebilecek bir süreçken kan damarlarının bozuk olduğu diyabet hastalarında güzelleştirici kan akımının gereğince olmaması nedeniyle hastaların bazen ayaklarını, parmaklarını kurtaramayabiliyoruz. Kesmek zorunda kalıyoruz. Bu da hastanın günlük hayatını son derece olumsuz etkiliyor” halinde konuştu.
Ayakkabıyı giymeden aykırı çevirin
Kişinin diyabet tanısı almasının üzerinden 10 yıl ve daha fazla vakit geçtiyse birtakım konulara bilhassa dikkat etmesi gerektiğinin altını çizen Koca, “Ayakkabılarımızı her keresinde giymeden evvel karşıt çevirmemiz lazım. Zira ayakkabılarımızın içerisinde bizim denetimimiz dışında ufak çakıl taşları girebilir. Bunu olağan sağlıklı bir hissiyatımız olduğu durumda rahatlıkla hissedebiliriz ve çabucak ayakkabıyı çıkarıp bu durumu ortadan kaldırabiliriz. Lakin diyabetik hastaları, hissiyatı bozulduğu için hissetmiyor. Damarsal sirkülasyonu da bozuk olduğundan yaralara sebep oluyor. Diyabetik ayaklı hastalar için hastanemizde plastik cerrahi, damar cerrahisi, yara bakımı, dahiliye, endokrin üzere alanların bulunduğu bir kurul eşliğinde tedavi sunmaya çalışıyoruz. Lakin bu hastaların sıklıkla yatış mühletleri çok fazla uzuyor. Zira tedaviye karşılıkları çok güç. Bizler için son derece güç hasta kümesini oluşturuyor” diye konuştu.
Kan şekeri önerilen aralıkta olmalı
Hastanın kan şekeri beş yüz olduğu vakit bile çok su içip idrara çıkmak dışında bir şikâyeti olmayabileceğini vurgulayan Koca, kelamlarına şu formda devam etti: “Özellikle yaşı ileri erkek hastalar bunu prostatla ilişkilendirme eğilimine giriyorlar. O sebeple de tedavi gecikebiliyor. Biz her ne kadar diyabete bağlı çok büyük bir düşünce yaşamıyor olduğumuzu düşünsek bile damarlarımız bunu hissediyor ve yaralanmalar kelam konusu olmaya başlıyor. O sebeple ‘Benim kan şekerim beş yüz olsa bile ben hiçbir şey hissetmiyorum hocam, tedaviye gerek yok’ son derece yanlıştır. İki üç yıl bu formda rahatlıkla dolaşırsınız ancak dördüncü yılda kalp krizi geçirebilirsiniz. Körlük yaşayabilirsiniz, Böbrek yetmezliğine gidebilirsiniz. Hudutlarınız zedelendiği için hissiyatınız bozulabilir. Ayaklarınız yaralanabilir, ayaklarınızı maalesef kesmek durumunda kalabilir. Bu sebeple diyabetik hastalara kıymetle ricam nizamlı hekim denetimine gidip kan şekerlerini önerilen aralıkta tutmak konusunda hassasiyet göstermeleridir”
Kaynak: IHA