Bitkilerin Profesörü Aysun Bay Karabulut, kış aylarının vazgeçilmezlerinden olan pırasanın tarih boyunca birçok hastalığa derman olarak kullanıldığını ifade etti.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, özellikle kış aylarının da bolca tüketilen pırasanın insan sağlığına bilinmeyen faydalarını sıraladı.
Pırasanın allium yani aslında soğan sarımsak ailesinden geldiğini ve özellikle Orta ve Doğu Akdeniz bölgesinde yetiştiğini belirten Prof. Dr. Karabulut, pırasanın kökeni ve yetiştiriciliğinin çok eskilere dayandığını dile getirdi.
Binlerce yıllık bir mutfak geçmişi olan pırasanın Mısırlılar ve Mezopotamyalılar gibi antik medeniyetler tarafından da yetiştirildiğine dikkat çeken Karabulut, “Zamanla Avrupa’nın çeşitli bölgelerine yayılmış ve çeşitli bölgesel mutfaklarda önemli bir yer edinmiştir. Günümüzde pırasa, dünyanın birçok yerinde yetiştirilmekte olup hafif soğan tadı ve yemek pişirme çeşitliliği nedeniyle tercih edilmektedir. Akdeniz kıyısında yetiştirildiği bilinmekte olup özellikle nemli toprakta yetiştiğine dair bulgular çöl ikliminde de rahatlıkla yetişiyor. Farmakoloji ve ilaç biliminde sakinleştirici özelliği olan opiadlara benzeyen bir madde içerdiğini savunan özelikle Romalılar döneminde uykuyu kolaylaştırması için pırasayı yemeklerin sonunda yiyorlardı. Bu şekilde rahatlıkla uykuya daldıklarını bildirmişlerdir” dedi.
Dünya çapında yaygın olarak baharat ve çeşni olarak yetiştirilen pırasanın sağlık açısından uçucu yağlar gibi ikincil metabolitler de içerdiğini ifade eden Karabulut, “Polisakkaritler, fenoller ve diğer kükürt içeren bileşikler. Bu aktif maddeler soğangiller bitkilerine sadece eşsiz bir koku vermekle kalmaz, aynı zamanda koku sağlar. Farklı soğansı bitkilerinin benzersiz kokusu temel olarak başlıca alliin ve izoalliin olan farklı sistein öncüleri içerir.
Organik sülfitler bitkilerde bulunan ana biyoaktif bileşenlerden biridir ve kükürt içeren sebzelerin tüketiminin insan sağlığı üzerinde olumlu etkisi vardır. Zengin organik sülfitleri ile bilinir” ifadelerine yer verdi.
Sağlığa faydaları oldukça fazla
Kalorisi düşük olan Pırasanın C, K ve beta-karoten vitaminleri gibi mükemmel bir Sülfit içeren antioksidan kaynağı olduğunu da kaydeden bitkilerin Profesörü Aysun Bay Karabulut, “Pırasa Antiinflamatuar özelliklere sahip olması nedeniyle yaşlanmayı geciktiren özelliklere sahiptir. Göz sağlığını koruma özelliği olarak özeliklle Karotenoidler arasında zeaksantin içerdiği K vitamini aracılı olduğu düşünülmektedir. Katarakt riskini ve yaşa bağlı makula dejenerasyonunu korur. Sağlıklı kemikleri korur ve osteoporoz riskini azalttığı bilimsel çalışmalarda geçmektedir. Pırasa kalbiniz için sağlıklıdır ve kalp atış hızınızın azalmasına katkıda bulunur. İyi bir folat ve B6 kaynağıdırlar. Felç riskini azalttığını da not edelim. Homosistein düzeylerini dengede tutmaya çalışarak, damar hasarı ve kan pıhtılarının oluşumunu azaltarak arterlerin daralmasını önler
Kaempferol içeriği nedeniyle, vücudun tetikleyici bir gaz olan nitrik oksit üretmesine yardımcı olur. Böylece atardamarların gevşemesini ve genişlemesini sağlayarak kan basıncını düşürür ve kan dolaşımını da düzenler. Pırasadaki diğer B vitaminleri arasında tiamin (B1), riboflavin (B2), niasin (B3) ve daha küçük miktarda pantotenik asit vitaminleri de bulunur.
Pırasa içerisinde beta karoten ve C vitamini içeriği çok yüksektir” şeklinde konuştu.
Cilt sağlığı için birebir
Antioksidan kaynağı olarak da bilinen pırasanın cilt sağlığında faydalı etkileri olduğunun da altını çizen Karabulut, cildin maruz kaldığı zararlı UV ışınlarını engellediğinden kozmetolojide de kullanımı yaygın olan pırasanın özellikle maske, temizleme ve arındırma işlemleri için kullanıldığını belirtti.
Kanser riskini azaltıyor
Pırasanın, yüksek kükürt içeriği ve glutatyon nedeniyle kanser riskini de azalttığını da ifade eden Prof. Dr. Karabulut, “Diğer allium sebzeleri gibi pırasa da kükürt içeriğinden dolayı kanser özellikle meme ve kolorektal kanser riskini azaltır. Ayrıca pırasa vücudumuzu besleyen diyet lifi içerir. Sağlıklı bağırsak florasının güçlendirilmesine katkıda bulunur. Pırasa yüksek demir ve barsak florası için faydalı lütein içeriyor. Özellikle biyokimyasal olarak incelendiğinde yüksek demir içeriği nedeniyle hemolitik anemi dediğimiz kansızlığı da önler.
Dokulara giden oksijen ve düzenleme için önemli olan manganez sinir fonksiyonunu dengeler. Pırasa aynı zamanda potasyum da içerir Sodyum oranının düşük olması kan basıncını düşürmeye yardımcı olur” dedi.
Pırasanın inanılmaz derecede dayanıklı olması ile kış aylarının sebzesi olarak bilindiğini belirten Karabulut, ancak pırasanın sonbahar ve bahar aylarında da yetiştirildiğini söyledi.
Pırasanın tüketilmesi sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar
Pırasanın pek çok vitamin ve minerali barındırdığını da dile getiren Karabulut, düzenli ve doğru miktarda tüketildiği takdirde sağlığa faydalı olduğunu kaydetti. Ancak her besinde olduğu gibi pırasada da fazla tüketimin istenmeyen sorunlara yol açabileceğini ifade eden Prof. Dr. Karabulut, “Pırasa hem güçlü bir idrar söktürücü hem de sindirim sistemini düzenleyen bir besindir. Eğer pırasa gerektiğinden fazla tüketilir ise vücuttaki sıvı kaybında problem yaşanır. Bunun yanı sıra sindirim sisteminin daha hızlı çalışmasına neden olur. Bu da ishale yol açar. Bu yüzden pırasa tüketiminde yeterli miktarı aşmamaya dikkat etmelisiniz” diye konuştu.
Kaynak: IHA