Sıklıkla kadınlar tarafından dile getirilen varis, çoğu zaman estetik kaygılarla konuşulsa da farklı evrelerde ağrı ile de kendini gösteriyor. Hamilelik süresince ortaya çıkan veya mevcut varis probleminin hamilelikte artan şikayetleri ise alınacak bireysel önemlerle hafifletilebiliyor.
Hamilelikte varis şikayetlerinin sebepleri ve alınması gereken önlemler konusunda bilgi veren Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Köksal, toplum genelinin yüzde 30’unda görülecek kadar sık karşılaşılan varisin esasında ‘iyi huylu’ bir damar hastalığı olarak tanımlandığını dile getirerek, “Variste en önemli risk faktörü ailevi yatkınlıktır. Bunun yanında mesleki risk faktörleri ve hamilelik süresince değişen vücut fizyolojisi de varis oluşumu ve şikâyetlerini arttıran etkenlerdendir. Mesleki olarak öğretmenler, garsonlar, kuaför, berber, ofis çalışanları ve cerrahlar gibi uzun süre ayakta hareketsiz çalışan iş grupları, ciddi risk altındadır. Varis, iyi huylu bir damar hastalığı olsa da ihmal edilmesi kişinin hayat konforunu çok olumsuz etkileyen sonuçlar doğurabilir; hatta eğer toplardamarlarda pıhtı oluşursa akciğer embolisine neden olarak hayati risk oluşturur” dedi.
Hamilelikte artan progesteron hormonu, aşırı kilo alımı ve artan vücut kan hacminin varis için risk faktörleri arasında olduğunu belirten Köksal, en önemli faktörün ise bebeğin anne rahminde büyümesiyle ortaya çıktığını vurgulayarak, “Bebeğin rahimde büyümesi bacaklardaki toplardamarlara bası yaparak, toplardamar kanının bacaklardan tekrar akciğerlere ulaşmasına kısmen engel olur. Toplardamarlardaki kanın hamilelikte akciğerlere dönüşü azalırken bacaklarda biriken kan, yeni varis oluşumuna veya mevcut varislerin daha fazla belirgin haline gelmesine neden olur. Varis problemi olan hamilelerde ayaklarda artan şişlikle beraber kaşıntı, ağırlık hissi, bacak krampları ve ağrı şikâyetleri de bu nedenlerle artar. Daha ileri safhalarda da eğer tedbir alınmaz ise toplardamarlarda pıhtı oluşabilir ve bu pıhtı akciğerlere giderek ani ölümlere neden olabileceği gibi, iç toplardamarlarda pıhtı oluşması nedeniyle hamilelik sonrası iç varise bağlı bacaklarda yaralar oluşabilir” dedi.
Köksal, hamilelik döneminde varisten korumak veya şikâyetleri hafifletmek için şu önerilerde bulundu:
“Unutulmamalıdır ki varis tedavisi estetik bir tedavidir ve genelde ameliyatsız çözülür. İnce örümcek ağı gibi olan varisli damarlar skleroterapi diye adlandırılan mikro injeksiyon yöntemi ile yok edilirken, daha ileri safhalardaki varisler radyofrekans veya lazer ile yok edilir. Sık yürüyüşlerle baldır kasları çalıştırılmalı, böylelikle toplardamar kanının yukarı pompalanmasını sağlayarak bacaklarda birikmesine engel olur, otururken bacak bacak üstüne atılmamalı, tayt gibi bacakların üst kısmını sıkan dar giyeceklerden sakınılmalı, topuklu ayakkabıdan uzak durulmalı, otururken bacakların altına yükseklik konulmalı, hamileler için özel hazırlanmış varis çorapları giyilmeli, böylelikle bacaklarda biriken kan yukarı doğru hareketlenecektir, uyurken sol tarafa yatmak tercih edilmeli, bu şekilde ana toplardamar üzerine daha az bası olacaktır, hamilelikte aşırı tuz ve tuzlu ürünlerin (Sodyum içeren ürünler; soda, gazlı içecekler ve turşu gibi) alımı engellenmeli”.
Kaynak: IHA